İran Filmleri

15 Ekim 2016 Cumartesi

Stranên Welatê Dayêka Min - Marooned In Iraq - Annemin Ülkesinin Şarkıları Filmi

  • Stranên Welatê Dayêka Min - Marooned In Iraq - Annemin Ülkesinin Şarkıları Filmi                                                                                                          
Resim 1.Anlatım Türkçe: Bahman Ghobadi’nin ikinci uzun metrajli filmi ve Sarhoş Atlar Zamani’nin aksine olgun insanlari merkezine koyuyor, ama çocuklar da filmde onemlioranda yer aliyor. Bu film yaşli bir baba, Mirza ve iki oglu Barat ve Audeh’inMirza’nin 23 yil once kaybettigi eşi 
Hanareh’i aramak için Iran Kürdistan’indan Irak Kürdistan’ina dogru yolculuklarini ve arayişlarini konu ediniyor. Bir “yol filmi”olan Anavatanim’inŞarkilari Iran-Iraq savaşi sirasinda geçer. Ghobadi bu filmde Hanareh’in izini sürme bahanesiyle filmin kahramanlari ile birlikte bizi Kürdistan’in değişik yerlerine götürür. Anavatanim’in Sarkilari’nda Kürt müzigikarli daglar, toprak damli Kürt evleri, bosaltilmis köyler ve Kürt düğünlerine dair hersey vardir. Filmin sonunda Mirza ve ogullari Hanareh’i bulamasalar da; hiç erkek cocugu olmayan Audeh savaş mağduru iki erkek çocugu evlatlik edinir, Barat sevecegi kadini bulur ve Mirza ise eski sevgilisi Hanareh’in yeni kizi Sinoreh’i (Kürtçe sinir anlaminda) beraberinde götürür.Bu film de  son sahnesinin karli dağlarin üstünde, Iran-Irak sinirini temsil eden dikenli teller görüntüsüyle biter ve Ghobadi böylece Kürtler’in ulkesinin bölünmüşlüğüne bir kez daha dikkatleri çeker.  


2.Anlatım Türkçe:
 Şakacı bir mizah anlayışı olan bu yol filmi, çoğu zaman hareketli bir komediye dönüşüyor: bir nevi “Üç Kafadar Kürdistan’da”, ya da sanki Coen kardeşler İran-Irak sınırında bir film yapmış gibi… İran-Irak savaşı sırasında, yaşı ilerlemiş İranlı Kürt şarkıcı Mirza, vaktiyle onu terk edip en iyi arkadaşıyla birlikte Irak’a kaçmış sihirli sesli bir şarkıcı olan eski karısı Hanareh’in başının dertte olduğunu duyar. Hem onu, hem de onun 23 yıl önce birlikte kaçtığı Seyed’i bulmak üzere Irak’a yapacağı yolculukta kendisine eşlik etmeleri için, iki yetişkin müzisyen oğlunu, Audeh ile Barat’ı ikna eder. Eski karısı ve Seyed, bir zamanlar Mirza’nın müzik grubunda çalışmıştır; her ne kadar bütün aile yüz karaları olmuş Hanareh’i lanetlese de, Mirza hâlâ karısını sevmektedir. Yolculuk, onları polislerin bile soyulduğu, hukukun geçmediği bir bombalar ve haydutlar diyarına sürükler… 

Yönetmen:Bahman Ghobadi Allah Morad Ashtiani, 
Görüntü yönetmeni:Saed Nikzat 
Yapımcı:Bahman Ghobadi 
Tür: Dram, Savaş 
Yapım:İran 2002 97 dakika (Renkli) 
Dil: İngilizce, Kürtçe 




3.Anlatım Türkçe: Bahman Ghobadi’nin 2003 yılında İstanbul film festivalinde de gösterime giren ve filmi hiç bir kurumdan destek almadan sadece aile efradının desteğiyle çektiğini, oyunculardan hiçbirinin aslında "oyuncu" olmayışı;  filmin en güzel yanlarından biri olan inandırıcılığın ve doğallığın da sebebi herhalde.  
Irak-İran savaşı sırasında Saddam’ın Kuzey Irak Kürtçe tasviri Güney Kürdistan’daki Kürtlere yaptığı saldırılar sırasında İran’da tanınmış yerel bir Kürt sanatçı olan Mirza’ya savaştan kaçan mülteciler tarafından 23 yıl önce onu terk edip kaçan eski eşi Hanareh tarafından bir mektup geldiği söylenir. Mülteciler Mirza’ya Hanareh’in  onu yanına çağırdığını söyler. Mirza ve Oğulları Barat ile Audeh  kamplara gidip Hanareh’i bulmaya karar verir. Oğlu Barat  tuhaf gözlükler takmayı seven, römorklu bir motosikleti olan  babası kadar olmasa da tanınmış bir sanatçıdır. Audeh ise 7 eşi 11 kız çocuğu olan ve bir türlü erkek evladı olmayan ve erkek evladı olmadıkça evleneceğini söyleyen garip bir adamdır. 
Filmin hiç görünmeyen karakteri Hanareh kadınların şarkı söylemesi yasak olduğu için Mirza’dan kaçmak/ayrılmak zorunda kalıp Seyyid ile evlenir. Ghobadi Ortadoğu insanın kadına bakışından rahatsız olduğu için filmlerinde sık sık  bu konuyu işlemektedir. Bu filmden sonra Half Moon/Yarım Ay filminde de yine İran’da kadınların şarkı söylemesinin yasak olduğunu sanatçı kadınların  getto bir bölgede tecrit altında tutulmasını işlemiştir. 
Irak Kürdistan’ında Saddam’ın yaptığı zulümler ve mültecilerin çektiği sıkıntılar birazda müzik dili ve halay kullanılarak anlatılmış. Filmde günümüz Kürtlerin köylerinin yakılıp yıkılması kimyasal silahlar kullanılması, kaçakçıların uçaklarla vurulması, erkeklerin zorla askere alınması gibi Türkiye’de de rastladığımız o günün Saddam’ın bu günün Erdoğan’larından çok da farksız olmadığını görüyoruz. 
Bir aşk hikayesi etrafında trajikomik hikayeler dönen filmin; bazı yerlerinde gülerken bazı yerlerinde ise gözyaşlarınızı tutamayabiliyorsunuz . Baba ile oğullarının sürekli tartışıp bağarışmaları karakterlerin sevecenliği, müziklerin güzelliği ve halaylar filmi doyumsuz hale getiriyor. Okulları köyleri bombalandığı için dağ başında ders gören öğrenciler ve öğretmenlerinin seferberliği ve ders sırasındaki diyalog da akıllarda kalan ayrı bir bölüm. 
Mirza’nın evli olmayan oğlu Barat’ın sesine aşık olduğu kadına evlilik teklifi yaptığı sahnedeki diyalog dönemin kadına bakışını da göz önüne seriyor.  
“Senin sesine aşık oldum. 
Teşekkürler. 
Ve... Eğer izin verirsen 
sana evlilik sözü veriyorum. 
Ne dedin? 
- Karım olmak ister misin? 
- Ne? 
Karım olur musun? 
Dalga mı geçiyorsun? 
Hayır, Söz veriyorum. 
- Tamam, ama bir şartım var. 
Ne şartı? Anlatsana. 
-Bana nasıl şarkı söylendiğini öğreteceksin. 
Şarkı? İyi de, şarkı söylemek kadınlara haramdır. 
Ama evlendikten sonra yalnız bana 
şarkı söyleyebilirsin,olması gereken budur. 
Böyle sana zevkle öğretirim. 
-(Kadın kabul etmez ve kaçıp gözden kaybolur.) 
Ama... Bayan... 
Bacım...Bacım ... 
Gerçekten üzgünüm. Kendimi tam ifade edemedim. 
Özür diliyorum senden.” 
Diğer oğlu Audeh de yine dönemin erkek egemen/ataerkil zihniyetinin tipik örneklerindendir. 7 eşi ve 11 kızı olan Audeh; erkek evlat doğuran bir kadın bulana kadar evlenmeye devam edeceğini söyler. Anareh’i ararken aileleri Saddam tarafından öldürtülen çocukların kaldığı kampta gördüğü bir kadınla evlenmek isterken kadın onu eleştirir ve kız çocuğunun da erkek kadar değer görmesi gerektiğini anlatır. Erkek çocuğun olmuyorsa bu kimsesiz erkek çocuklardan ikisini evlatlık alabildiğini söyler ve aralarında trajikomik bir diyalog döner. 
“Benim adım Rojan. 
Rojan bacım, evli misin? 
- Hayır. 
Peki arkadaşın, o evli mi? 
Neden soruyorsun? Hayır değil. 
Biz sadece çocuklara bakıyoruz. 
Ya sen? Sen evli misin? 
Evet. 
7 karım ve 11 çocuğum var. 
Oh, maşallah, Allah'ım! 
Bu kadar kadını nasıl mutsuz edersin? 
Hepsi sadece erkek çocuğu için! 
Birincisinden olmadı. 
Daha sonra ikincisinden de denedim, 
aynen üçüncüde de... 
...ve 
Kendime bir erkek çocuğu olana kadar 
karılarımı yalnız bırakmayacağıma söz verdim. 
Niye? 
Çünkü onların başında onlara 
göz kulak olacak biri lazım. 
O da benim gibi şarkıcı olacak. 
Hemde mükemmel bir sanatçı! 
Peki neden kızlarına öğretmiyorsun? 
Çünkü onlarda Hanareh gibi olurlar? 
Hayır, sağol bir tanesi yeter. 
Neyse, arkadaşının evli olduğunu mu 
söylemiştin? 
Neden bilmek istiyorsun? 
Hayır, evli değil. 
Dinle, sadece bir soru sordum, o kadar! 
Bana bir erkek çocuk verecek kadın istiyorum. 
Ne? Bir kadını daha mı mutsuz etmek istiyorsun, 
bir erkek çocuk için? 
Burada bir sürü erkek çocuk var. 
Bu işimizi çok zorlaştırıyor. 
- Sadece bir tane erkek çocuğumun olmasını istiyorum. 
- Birçok aile bu yetimleri evlatlık aldı. 
Gerçekten bir erkek çocuk istiyorsan... 
Merkeze git ve evlatlık formu al. 
Sonra sana bir yada iki erkek çocuk veririz. 
- Nerede? 
- Merkezde. 
Bana eğer o formu alırsam, 
bir erkek çocuk vereceğinizi mi söylüyorsunuz ?. 
Evet, kesinllikle.” 

Filmde sık sık  Barat ve Audeh’in söylediği “Hanareh”  şarkısı kulaklarımızın pasını alırken sempatik karakterler kullanılması ve durağan sahnelerin olmaması filmi güzelleştirmektedir. 
2002 yapımı film 42 ayrı festivale katılmış  7 uluslararası ödül almış birçok dile de çevrilmiştir. 
                                                        
                                                               Filmi İzlemek İçin Tıklayın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder