İran Filmleri

11 Ocak 2017 Çarşamba

My Sweet Pepper Land -Tatlı Biber Diyarım Filmi

  • My Sweet Pepper Land -Tatlı Biber Diyarım Filmi

1.Anlatım: Saddam Hüseyin rejiminin düşmesinden sonra İran ve Türkiye sınırının tam ortasında kalan küçük bir köyde komiser olmayı kabul ederek burada kalan Baran, savaşın bitmesi ile normal hayata dönmeye çalışmaktadır. Fakat bu bölgede giderek çoğalmaya başlayan kaçakçılık işlerinde kanun yerine kaçakçıların sözü geçmektedir. Ve bu arada Baran yeni açılan okulda çalışmaya gelen genç ve bağımsız öğretmen Govend ile karşılaşır. Ve ikili arasında gün geçtikçe meydana gelen yakınlaşmanın yanı sıra Baran ve Govend’in geleneksel baskılara ve köy ağasına başkaldırışına tanıklık edeceğiz..
ABD Irak’a savaş ilan etmiş ve Saddam Hüseyin dönemi bitmiştir. Bu ortamda savaşta yer alan Kürt savaş kahramanı Baran, Saddam Hüseyin’in düşüşünden sonra Türkiye sınırında bir köyde komiser olarak görev yapmaya başlar. Uzun yıllar halkının özgürlüğü için mücadele etmiş olan Baran, köyü kontrol eden Aziz Ağa’nın emrivakilerine boyun eğmez. Bu sırada köyün okulunda öğretmenliğe başlayan Govend, hakkında çıkan dedikodulara ve onu evlendirmek isteyen ailesine karşı koymaya çalışmaktadır. Govend ve Baran, birbirlerine yakınlaştıkça düşmanlarına karşı da güçlenirler.

Erbil'de barış için mücadele eden bir lider olan olan Baran, burada görevini tamamladıktan sonra İran, Türkiye ve Irak sınırındaki küçük bir bölgeye taşınır. Bu bölgenin tansiyonu bir hayli yüksektir ve Baran yerel halk tarafından istenmeyen kişi olmuştur. Yine de sorunları çözmeye kararlı olan Baran, Govend isimli genç bir kadınla tanışır. Bu köyde öğretmenlik yapan Govend de köy halkı tarafından dışlanmaktadır. O da Baran gibi, kendi halkının özgürlüğü ve bağımsızlığı için savaşmaktadır.

Yönetmen: Hiner Saleem
Senaryo: Hiner Saleem, Antoine Lacomblez
Yapımcı Firma: Agat Films & Cie
Yapım Ülkesi: Fransa, Almanya, Irak
Orijinal Dil: Kürtçe, Arapça, Türkçe
Orijinal Adı: My Sweet Pepper Land
Yapımcı:Robert Guédiguian,Arnaud Bertrand
Görüntü Yönetmeni: Pascal Auffray
Özgün Müzik: Golshifteh Farahani
Yapım Yılı:2013
Vizyon Tarihi:22 Mayıs 2013
IMDB Puanı:7.2
Süre:100 dk
Bütçe 2.600.000 €
Tür: Dram
Oyuncular: Golshifteh Farahani, Korkmaz Arslan, Suat Usta, Mir Murad Bedirxan , Feyyaz Duman Tarik Akreyî, Véronique Wüthrich
Ödüller: 2013 Abu Dhabi Jüri Özel Ödülü 2013 Chicago En Iyi Film 2013 Duhok (Irak) En Iyi Film, En Iyi Senaryo, En Iyi Kadın Oyuncu 2013 Inverness Izleyici Ödülü


2.Anlatım: Yönetmenliğini Güney Kürdistanlı Hiner Saleem’ın yaptığı Tatlı Biber Diyarım, İstanbul Film Festivali’nin ardından Ankara Film Festivali’nde de seyirciyle buluştu. “Bir Kürd Westerni” olarak anılan film, konusuyla olduğu kadar bölgenin coğrafi ve politik arka planını merak edenler için de ilgi çekici pek çok tını barındırması bakımından da beklentileri karşılamayı başarıyor.
Filmin açılış sekansında Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nce idam cezasına çarptırılmış ilk mahkum olma özelliğini taşıyan kişinin cezasının “amatörce” infaz edilişine tanık oluyoruz. Böylece taze bir modern ulus-devlet biçimi örgütlenmeyi gerçekleştirerek kapitalist sisteme tam olarak eklemlenmeyi amaç edinen Bölgesel Yönetim, bir vatandaşının hayatına bütün meşru otoritesini kullanarak büyük bir heyecan ile son vererek bir devletin en iyi bildiği eylemi, öldürme eylemini ilk kez kendi yasalarıyla belirlediği biçimde uygulamış oluyor. Devleti temsilen infazda bulunan ama Hakim-Molla-Doktor kutsal üçlüsünün aksine olan biteni heyecan değil dehşet dolu gözlerle izleyen eski bir peşmerge olan polis memuru Baran ise infazın ardından, devletinin özgürlükler aleyhine attığı adımlara tepki olarak görevinden istifa eder. Fakat 15 yaşından beri Saddam rejimine karşı Kürdistan halklarının özgürlüğü için savaşan Baran, çok geçmeden başka bir işte faydalı olamayacağını anlayarak devletin “özgürlük” umutlarını “henüz” tam anlamıyla fethetmediği bir bölgeye tayin olma şartıyla polisliğe geri dönecektir. Fakat Baran’in, kapitalizmin insanı her bir yanından görünmez zincirlere boğan ve bir başına mücadele edilmesi imkansız olan karmaşık yapısından kaçarken, feodal bağların son derece güçlü olduğu ve yerel halkın sömürüsünün Aziz Ağa isimli bir aşiret ağası tarafından sistematikleştirilerek örf ve adet kisvesiyle gerçekleştirildiği bir sınır köyüne geldiğini fark etmesi uzun sürmeyecektir. Öte yandan Baran’ın dışında yine onun gibi özgürlük için mücadele eden Gorend isimli bir kadın öğretmen de köy okulunda görevlendirilir. Yerel halka dilediğince ve çok çeşitli biçimlerde zulmeden Aziz Ağa ise statükonun kendi aleyhine değişiminin habercisi olan bu iki idealist gençten kurtulabilmek adına pek çok erdemsiz yol arayacaktır. Aziz Ağa’nın bu savaşı yalnızca yeni ile eskinin veya doğu ile batının veya kapitalizmle feodalizmin savaşı değildir. Aziz Ağa’nın savaşı bir erk ve erkeklik savaşı; kadın düşmanlığının ve kadın bedeni üzerinde tecavüzcü erkek zihniyetinin kurduğu tahakkümün devamının savaşıdır. Dolayısıyla Aziz Ağa ile girişilecek olan bir mücadele, cinsel devrimin gerçekleşmediği ve gerçekleşmesinin hafife alınamayacak bir mücadele gerektirdiği topraklarda, neredeyse her erkeğin zımni kabulunun olduğu bir erkeklik sözleşmesinin fesih edilmesi için verilen bir kadın mücadelesi anlamına gelecektir. Baran da peşmerge kimliği ile uğruna savaştığı, insanın toplumsal veya cinsel kimliğe bakılmaksızın tamamen özgür olduğu bir Kürdistan hayalini, devletin muhafazakarlaştıran ve statükoya esir eden biçimlerinden korunarak kaybetmemeyi başaracak ve Aziz Ağa’ya karşı gerçekleştirilen mücadelenin tüm imkanlarıyla bir parçası olacaktır.

Aziz Ağa ve aşiretinin, köyde kendi iktidarlarını zedeleyen Baran ve Gorend’in yanında dağdaki kadın gerillaları da kendi düzenine tehdit olarak görmesi tam olarak bu yüzdendir. Bu kadınlar üzerinde ahlak, adet ve töre kisveleriyle tahakküm kurmayı başaramayan Aziz Ağa ve aşireti, onların özgürlükçü fikirlerini ve bedenleri üzerinde dilediklerince söz sahibi olamamayı hazmedemeyecekler ve kurdukları hain bir pusuyla bir kadın gerillayı katledeceklerdir. Fakat bu durum, kadın gerillalar ve onların devrimci mücadeleleri için değil ama aşiretin kendisi, şiddet dolu eril yapısı ve feodalizmin anti-devrimci karakteri için sonun başlangıcı olan bir süreci başlatmış olacaktır. Zira kadın gerillalar erkeklikle mücadelelerindeki en önemli şiar olan “Erkekliği Öldüreceğiz” şiarını en somut anlamıyla gerçekleştirmeyi başaracaklardır.


Filmin ağırlığı ise henüz üzerimden kalkmış gibi değil. Son sahnede umut ve aşk dolu arka planına yerleştirilmiş uçsuz bucaksız dağlarda yanlız ve bir başına mücadelesine devam eden kayın ağacınının kurak ama kendinden emin mutluluğuyla karşılaşıyorum. Sonra, istemsizce “Kadınlar, kadınlar, dağlara doğru” şarkısını mırıldanırken buluveriyorum kendimi. Öte yandan heybetli gövdesiyle bir diyalog kurma çabasına girişiyorum. “En az yüz yıldır yaşıyorsun ama kimseyi öldürmedin; kimseyi sömürmedin, şu üstünde yeşerdiğin toprağı bile mülkün bellemedin.” diyorum. Çünkü diyor “Yaşıyorum ben; iktidar nedir bilmeden.” -Bir ağırlık çöküyor omuzlarıma; susuyorum…


Sonuç olarak cinsel devrimin gerçekleşmediği ve kadınların özgürleşmediği hiçbir mücadelenin mutlak bir özgürlükle sonuçlanmayacağını bize olabilecek en keyifli biçimiyle anlatan film, Kürdistan Sineması’nın önemli yapıtlarından biri olmayı başaracak potansiyele sahip görünüyor.



                                          Filmi İzlemek İçin Tıklayın

4 yorum:

  1. Yaz gelince çıkarlar yaylaya
    Gurbetçiler hasretle döner sılaya
    Benden selam olsun Aziz Ağa'ya
    Sevgisi başkadır benim köyümün
    İbrahim SEVİNDİK

    Bu harika filmi izleyince hemen Sevgili şairimiz İbrahim Sevindik Üstadın Aziz'im şiirindeki bu güzel dizesi aklıma geldi. Saygılarımla

    YanıtlaSil
  2. Bu zamana kadar izlediğim Kürt filmlerinden en beğendiğim budur.

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel bir film emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  4. Filmde Aziz Ağa isminin Kürtçe söylenişi çok heybetli oluyor. İnsanı çok etkiliyor.

    YanıtlaSil