İran Filmleri

20 Ocak 2017 Cuma

The Patience Stone - Sabır Taşı Filmi


  • The Patience Stone - Sabır Taşı Filmi


 Afganistan’ın Oscar adayı olan Sabır Taşı filmi, yönetmenin çok satan romanından uyarlanmıştır. Afganistan´da ya da savaşla yerle bir olmuş herhangi bir ülkede herhangi bir yerdeyiz.Otuzlarında olan güzel bir kadın, yıkık dökük bir odada felçli kocasına bakmaktadır. Bir gün suskun kocasına tek yönlü bir itirafta bulunmaya başlar; çocukluğunu, sıkıntılarını, hayal kırıklıklarını, yalnızlığını, hayallerini, isteklerini anlatır. Kocası sessizce onu dinlerken bilmeden kadının “sabır taşı” olur, onu mutsuzluktan, acıdan, eziyetten koruyan.Fakat kadın asıl benliğini, daha sonra tanışacağı genç bir askerde bulacaktır. Rahimi, Sabır Taşı’nı 2005′te 25 yaşındayken kocası tarafından öldürülen Afgan kadın şair Nadya Encuman anısına yazmış: “Afgan kadınları hakkında hep aynı söylemleri duymaktan bıkmıştım, ezilen, kurban olan kadınlar. Oysa Afganistan´a gittiğimde son derece dirayetli kadınlarla tanıştım.


Yönetmen:Atiq Rahimi
Senarist:Jean-Claude Carrière, Atiq Rahim 
IMDB Puanı:6.9
Türü:Dram-Savaş
Yapım Yılı:2012
Yapım Ülkesi: Afganistan, Fransa, Almanya
Süre:102 Dakika
Yayın tarihi: 20 Şubat 2013 Fransa
Yapımcı Firma: Film, The, Razor Film Produktion GmbH
Film müziğinin bestecisi: Max Richter
Bütçe: $71,282.00
Orijinal Dil: Persçe
Orijinal Adı: Syngué sabour, pierre de patience / The Patience Stone
Oyuncular: Golshifteh Farahani, Hamid Djavadan , Hassina Burgan , Massi Mrowat , Mohamed Al Maghraoui


                               Belki de Kadınlar Peygamber Olmalıydı" Diyen Film: Sabır Taşı

Savaşta kadın olmaya dair bugüne kadar çok söz söylendi. Patlayan bombalar, durmaksızın akan kanın ortasında eşini, çocuğunu, kardeşini kaybeden kadınlar bütün savaşların en çok ağlayanı ve mağduru. Savaşta geride kalan olmanın bütün yoksulluğunu yüklenmek ve dahası, bir cezalandırma unsuru olarak sistematik tecavüzlere varan savaş suçları ile baş etmek zorunda olmak acıyı katlıyor. Öte yandan kadınlar, dünyanın savaş olan her coğrafyasında salt "kurban", "acılı", "ezilen" olma durumuna direnç gösteriyor, barışı mümkün kılmak için çabalıyor.

Atiq Rahimi'nin  kendi romanından uyarlayıp, yönettiği "Sabır Taşı / The Patience Stone",  şiddetin sıradan bir olay haline geldiği Afganistan coğrafyasında savaşta var olma mücadelesi veren bir isimsiz bir kadının hikâyesi. Sürekli bombardıman altındaki bir kenar mahallede yıkık dökük bir ev. Yere serilmiş bir döşekte yalnızca gözleri açık şekilde kıpırtısız yatan ağır yaralı bir adam ve başında sürekli dua ederek bekleyen karısı. Bir yandan gündelik yaşam devam ediyor, kadın iki çocuğunun gereksinimlerini ve yaralının ilaçlarını temin etmek zorunda. Ateş hattındaki ev, her an saldırıya uğradığından günler bodrumdan bozma sığınakta tedirginlik içinde geçiyor.

Mahremiyet diye bir şeyin söz konusu bile olmadığı savaş ortamında ev sürekli silahlı adamlar tarafından basıldığı ve her an ölümle burun buruna gelindiği için kadın çocuklarını şehrin daha güvenilir bir bölgesinde yaşayan halasına emanet ediyor. Genelevde çalışan hala, kadının hayatta kalan tek akrabası ve içini dökebileceği yegane insan. Bağımsız yaşayan halasıyla dertleşmek kadının yaralı ruhuna iyi geliyor. Ona çocuklarını, kocasının her an ölebileceği gerçeğiyle burun buruna olmanın yarattığı sıkıntılarını anlatmaya başlıyor. Bir gün hala, İran mitolojisinden "sabır taşı" öyküsünü ve Hz. Muhammed'in karısı Hatice ile yaşadığı bir olayı anlatıyor. Kadınların her koşulda erkeklerden çok daha dirayetli olduğunu söyleyip, teskin ediyor. Öykünün özü, belki de halanın ettiği bir sözde saklı: "Belki de Muhammed yerine Hz. Hatice peygamber olmalıydı."

Kadın, böylece suskun kocasıyla konuşmaya; hislerini, yalnızlığını, düşlerini, hayal kırıklıklarını ve kadınsı arzularını anlatmaya başlıyor. O monoloğuna devam ettikçe, seyirci de babasının kumar borcu nedeniyle kocasıyla zorla evlendirilen, erkek çocuk doğuramadığı için kayınvalidesinden işkence gören, kocasının erkek kardeşleri tarafından mal gibi görülen, her an taciz ve tecavüze uğrama tehditiyle yüz yüze yaşayan, kısır kocasının şerefini kurtarmak için başka adamlarla ilişkiye girerek çocuk sahibi olan bir kadın olduğu gerçeği ile yüz yüze geliyor. Hayatında belki de ilk defa karısını dinleyen koca  "sabır taşı"na dönüşürken, kadın aklını tamamen yitirmekten yüreğini kendisini yargılayamayacak birine açarak kurtuluyor.

Filmin en etkileyici sahnelerinden birinden söz etmeden geçmek istemem: Bir gün kadın avludan gelen sesleri duyup, olası bir baskında öldürülmesin diye kocasını yüklüğe saklıyor. Ev iki silahlı adam tarafından basılıyor. Kadın, tecavüze uğrayacağı ihtimalini düşünerek adamlara yalnız yaşayan bir fahişe olduğunu söylüyor. Din kurallarıyla yönetilen toplumun aşağılık ve kirli bireyi olarak bedenine saldırılmasından kurtuluyor ancak yalanı yüzünden saldırganlardan genç olanı rahat bırakmıyor. İronik şekilde başlayan ilişkileri, kadının cinselliğin doyumuna varmasıyla, genç adamın da ilk cinsel deneyimlerini yaşamasıyla sürüyor.

"Sabır Taşı / The Patience Stone", yer yer belgesele kayan gerçekçiliği, ki bunda senaryoyu yazan Jean-Claude Carrière'in emeğini anmadan olmaz, kadınların salt ezilen olarak göründüğü savaş dönemi filmlerinin aksi bir yol tutturuyor ve Golshifteh Farahani'nin muazzam oyunculuğu ile feminist etkiler taşıyan savaş karşıtı bir uyarlamaya dönüşüyor. Evet, kadınlar savaşta her zamankinden çok daha fazla istismar ediliyor, sömürülüyor, şiddet kurbanı oluyor. Yine de, güçlü, kurban olmaya direnç gösteren, içinde bulunduğu koşullara rağmen kimliğini arayan kadınların öyküsü daha sık anlatılıyor. Bu film de bunun  iyi örneklerinden biri.

1 yorum: